بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَإِذَا ٱنشَقَّتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتۡ وَرۡدَةٗ كَٱلدِّهَانِ ٣٧

Gök bir yarılıp oluverdi mi bir gül, yağ gibi eriyen, kızaran yanan.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٣٨

Şimdi Rabbiniz’in hangi eltafına dersiniz yalan?

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَيَوۡمَئِذٖ لَّا يُسۡـَٔلُ عَن ذَنۢبِهِۦٓ إِنسٞ وَلَا جَآنّٞ ٣٩

O gün sorulmaz cürmünden artık ne bir insan ne de bir cânn.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٤٠

Şimdi Rabbiniz’in hangi eltafına dersiniz yalan?

– Elmalılı Hamdi Yazır

يُعۡرَفُ ٱلۡمُجۡرِمُونَ بِسِيمَٰهُمۡ فَيُؤۡخَذُ بِٱلنَّوَٰصِي وَٱلۡأَقۡدَامِ ٤١

Tanınır da mücrimler simalarından tutulur perçemlerile ayaklarından.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٤٢

Şimdi Rabbiniz’in hangi eltafına dersiniz yalan?

– Elmalılı Hamdi Yazır

هَٰذِهِۦ جَهَنَّمُ ٱلَّتِي يُكَذِّبُ بِهَا ٱلۡمُجۡرِمُونَ ٤٣

İşte bu, mücrimlerin yalan dedikleri cehennem.

– Elmalılı Hamdi Yazır

يَطُوفُونَ بَيۡنَهَا وَبَيۡنَ حَمِيمٍ ءَانٖ ٤٤

Olacaklar bununla bir kızgın hamîmin arasında pûyan.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٤٥

Şimdi Rabbiniz’in hangi eltafına dersiniz yalan?

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلِمَنۡ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِۦ جَنَّتَانِ ٤٦

Rabbi’nin makamından korkan kimseye iki cennet raygân.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٤٧

Şimdi Rabbiniz’in hangi eltâfına dersiniz yalan?

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu